Sessizliği kadar yalnız bir kız tanıyorum. Terketmeye korkak fakat sevmeye cesur bir kız. Zaten ne olduysa bu yüzden. Saçlarını yolduysa,yumruğunu sıktıysa,yüzünü ıslattıysa,gözyazşını yuttuysa bu yüzden. Seviyorum diyene inatla inandı fakat bir yandan da bildi kendinden daha fazla sevemeyeceğini kimsenin. Koşan birini yakalayıp ardından sürüklenmek gibiydi onun için sevmek. Koşan seni yorulduğunda bırakıp hafiflerdi. Senin koşmaktan soyulan ayakların mı? Kimsenin umrunda olmadı ki.
Kız oracıkta yığıldı yere... Bir daha koşmamaya kararlıydı ve çatık kaşlarından belliydi yorgunluğu. Ardından bir adam geldi kızın yanına. 'Yorulmuşsun' dedi kıza. Kız sustu.'Ben sana kıyamam ki hem,taşırım kucağımda' dedi kıza. İnandı. Sımsıkı sarıldı adama ve emindi sevgisinden. Hem hep düşecek değildi ya? Artık gülümseyince gazmelerini gösterebilecekti birine,gözleri kuru kalacak ve parlayacaktı belki. Olmadı. Adam ilk bulduğu fırsatta fırlattı kızı. Kız ne düşmekten yorulmuştu ne de canının yanmasından. Canını yakan ,gidenin gölgesinin umutlarını karartmasıydı. Ve bir cümle ırzına geçiyordu bütün cevapların. 'Neden?'.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder