9 Nisan 2013 Salı

Geçtim en karanlık odaya diz çöküyorum. Kimseler dokunmasın diye... Dokunsalar ağlarım çünkü,ağlarsam da anarım o günleri. Ağzımı açmak,gözümü kırpmak,kafamı çevirmek istemiyorum. Zor yutkunuyorum. Ağlamaya ramak kalmış fakat cesaretim yok. İnatla,küçücük bir umutla sordum son kez "Sahi unuttun mu beni?" diye. "Unutmak zorundayım" dedi kararlı bir şekilde. Bak bir etrafına kim doğru olanı yapıyor? Sana mesaj atmam doğru muydu sanki? Nerde gururum? Kim bilir kim bastı geçti üstünden. Nerde benim inancım? Yok olmuş sanki süzülerek gözümün önünden. Olmuyor bak. Her zaman olması gereken olmuyor. Yanımda olması gerekenler nerede mesela? Kim sakladı ki o çok küçükken hissettiğim huzuru? Kim yarattı ki içimdeki kocaman boşluğu? Kendimi toparlayıp cevap verdim sonunu bile bile... "Bu kadar mı kurtulmak istedin benden?". Ve seni unuttum demenin en nazik şekli olan bir cümle geldi telefonuma: "Sadece doğru insanların yanında ol ve kendini üzme:)". Zaten hep böyle değil midir? Gidenlerden öğreniriz beklemeyi ya da üzenler öğütler üzülmemeni.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder