6 Mayıs 2013 Pazartesi

Ne silersen sil artık,nereye gidersen git, kimi seversen sev, istediğin kadar gül artık ya da ağla işte,her neyse. Dilediğini yap çünkü göremiyorum artık içimdeki dumanlardan etrafı,seni,yokluğunu,gidişini,dönmeyişini,sevmeyişini... İçim sızlıyor durmadan. Her gün, her gece, her sabah, her saniye. Sebebi sen misin inan bilmiyorum. Bilmen için araman gerek diyorsun dimi? Haklısın. Fakat ne gücüm ne inancım . Varlık içinde yokluk benimki, belki kabalığın içinde yalnızlık, belki gürültü içinde sükunet. Bu seni kaçıncı uğurlayışım bilmem fakat git artık hadi. Sana diyorum, bu defa farklı olacak, git! Çünkü bu defa arkandan izlemek yerine ben de yoluma gideceğim. Yolum diyorum, bakma öyle dediğime. Nereye gideceğimi bilmiyorum. Rüzgar ayaklarımı nereye sürüklerse oraya gideceğim. Ne gözlerin gelecek aklıma yüzüm ıslanacak ne de ellerin gelecek aklıma üşüyeceğim. Artık o hep özlediğim ellerini soğuk hatırlıyorum, gözlerini yalancı, saçlarını asi. Acı çekmekten korkmamak bu olmalı. Bomboş, sahipsiz, dipsiz, biçare, istikbalsizim. Boş bakıyor gözlerim çünkü gökyüzünü değil kayan yıldızları görüyorum sadece. Kayıpları, kayıplarımı... O kadar alışmışım ki senin için ağlamaya, bir kez olsun kendim için ağlasam yüzüm kızarıyor,ihanet ediyorum sana sanki. Artık senin için üzülmemem mi beni sevindirecek yoksa başka şeyler için hala ağlıyor olmam mı mahvedecek karar vermedim. Çaresizlik nedir şimdi anlıyorum. Bir fotoğraf. Saçları kabarık, simsiyah, gözleri küçücük ama ışık dolu, dudaklarında tebessüm olan küçük bir kız... Nerde o kız? Çok değil, bir kaç ay önce ölmek istedi. Vazgeçti, pes etti. Hep uzatmak istediği saçlarını kestirdi, o küçücük gözleri şişik hep,ıslak. Tebessüm dolu dudakları mosmor. Çok ağır değil mi söyle bu bedel? Çok ağır değil mi suçsuz ödenen bir bedel? Söyle bir insan neden tükenir? Söyle artık, susma. Geç o küçük kızın karşısına anlat her şeyi. Neden terkedildiğini, neden sevilmediğini. neden kaybettiğini. Kalacak mı gülen yüzü, parlayan gözleri, sıcacık küçük elleri? İnsafsızlık bu, haksızlık, vicdansızlık. Kim minik elleri varken ben bir gün ölmek isteyeceğim der ki? Şimdi anlıyorum ki ne kendime ne sana ihanet etmişim ben, ona yapmışım her şeyi. Saçlarını okşayıp özür dilerim demek istedim deli gibi. Sahi, anlatsam anlar mıydı içi kayıp dolu kuyunun dibini?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder