Hayat ellerinde bir uçurtmayken sıkı tutamamışlar vardır ya da kaçırmışlar. Tutunmayı beceremeyen sendin, kaçıran ben. Ve bilmeliydin bir şeyi yarım elde etmekten daha zordu onu kaybetmek. Gökyüzünde süzülüşünü izlemek...
5 Ağustos 2013 Pazartesi
Sakalları karmakarışık,saçları siyah bir adamla konuştum bu gece aşkı. O anlattı,ben dinler gibi yaptım. Gülümsedim. Bilirsin ben artık bahsetmem aşktan kolay kolay. Acıdan bahsetmem,özlemi almam bile ağzıma. Ki roman yazmışsan sen bir çift göze, tek cümlelik tanımları okumadan geçiyorsun. Hata ettim belki, sevmeyi bilmiyorsun dedim sana. Yanlış. Sen sadece beni sevmeyi beceremedin, sana doğru uzatılan mosmor iki eli tutmayı beceremedin. Kısa kaldı kolların. Cahildin,cahildik,çocuktuk. Şimdi pek de isyan etmiyorum sana. Ben de üzmüşüm bir kaç yürek. Sardırmamışım belimi, baktırmamışım gözlerime, sevememişim. Seni anlıyorum ben artık, bak büyüdüm. İnsan bir kez sevebilirmiş gerçekten, bir kez kalbi dururmuş. Bir kez yatarmış omzuna, bir kez ölürmüş. Bu yüzdendir her yüreğe cesurca atlamam. Ölüler öldüremezmiş çünkü, ölemezmiş de yeniden. Zor olan bunlar değil tabii ki, sil gitsin hepsini. Asıl olan bir kez yattığın omzun kokusunu binlerce kez içine çekmen, özlemen. Zor olan ölümsüz olanın ruhunun değil acının olduğunu farketmen. Bu soğuk kahve kadar tatsız, bitmiş sigara kadar acı. Alışmak çare dediler, yanlış. İnsan hiçbir şeye alışmamalı. Alışmak kabullenmeyi getiriyor altın tepsiyle sana. Sonra kendine bir kaldırımdaki su birikintisinde rastlıyorsun. Hissetmiyorsun, en dolu boşsun, hafifsin ama bir cesede oranla. Bir bakmışsın varlığının tanımı onun yokluğundan geçiyor, bir bakmışsın gözlerin boşluğa bakıyor, ellerin bir daha havaya kalkmıyor. Bir bakmışsın özlemeye,göğsündeki ağırlığa,hiçliğe alışmışsın da vazgeçmeye alışamamışsın.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder