18 Nisan 2013 Perşembe

Silmek için binlerce sebebi varken ihaneti yutan fakat kendisi tek kalemde silenen bir kadın olarak konuşacağım bugün. Nasılsın,yalnız mısın,kimin ellerinde kenetli şimdi ellerin,hiç düşünmüyor musun beni? Hadi anlat bana. Susma. Sen de susarsan dünyayı arkamda bırakacağım çünkü. Unuttun mu birlikte büyüdük biz? Acıyı ilk kaldırım taşlarında öğrendik,ardından yağmurda ıslandık. Ayrıydık fakat aynı gökyüzüne bakıyorduk işte. Yetmez mi? Hatırla, bir kez tutmak için ellerini senelerce bekledim. "Sevseydi bekletmezdi seni" dediler,aldırmadım. İçini biliyorum çünkü,en derinini. Ellerinde başkası varken yere yığıldığımda bile kızamadım sana. Hem sadece aşık olduğum adam da değil, dostumdun unuttun mu? Az anlatmadın bana onu ne kadar sevdiğini. İçim acıdı,ağladım ama susturmadım seni. Sana binlerce kez gidiyorum dedim bir adım geriden takip edebilmek için seni... Ki sen hiç korkmadın zaten beni kaybetmekten. Bana bir kez bile seviyorum demedin ama inanmak istedim sevdiğine. İster takıntı de ister manyaklık. Gerçek seni bilemem ama bendeki sen kahramandı karanlığı aydınlık yapan. O yüzden vazgeçmedim hiç,vazgeçmem. Çünkü biliyorum içimdeki sen,sensin bir yerde. Nerde veya ona ne oldu bilmiyorum. Sadece seviyorum,çok...Hem öyle olmasa her yağmur yağdığında seni de ıslatacağını bildiğimden yalvarır mıydım yağmura durma diye? Geceleri aydan geri ister miydim seni? Sen şimdi beni diplere itmişken biri beni tuttu çıkardı diye mi küstün ellerime? Yapma. Sana bir tek bile hatam yokken binlerce kez özür dilerim fakat arkanı dönme bana. Senin için çok ağladım ben,her şarkıda,her gece... Senin için bu aşka dair ne kadar acı varsa ikimizin yerine de çektim. Sadece gel istedim,sana ait olmak istedim,bir kez olsun arkanda değil yanında olmak istedim. Şimdi sen düşürdüğün kıza neden düştün diye kızıyorsun. Yapma... 

13 Nisan 2013 Cumartesi


Geçirdiği yılların göz kapaklarına ağırlık yaptığı kadının,annemin karşısında daha yaşının üçte biriyken ağladım yorgunluktan. Yoruldum çünkü. Ne gidenlerin izine düşmek istiyorum ne de boşvermek. Umursamaz olmak bile yorucu sanki. Ya da ne bileyim bu elleri kaç kişinin tuttuğunu hesap etmekte bile acizim. Sadece gözümün ucuyla bakıyorum ellerime ve yenmiş tırnaklar görüyorum,bazılar kanamış... Sahi ellerim bu denli çirkin olduğu için mi bıraktılar? diyorum. Bilmiyorum ya da düşünmüyorum. Her neyse. Sevgi mi yordu beni yoksa aşk mı kararsızım. Belki de aşka merhem olsun diye yarayı kanatan sevgiydi ruhumu acıtan. Her dinlediğimde ağladığım şarkı bile ağlatmıyor artık. Çünkü ağlayamıyorum. Parçalanıyorum,darmadağın oluyorum fakat bihabersin sen. Sen diyorum ya, kim olduğunu ben de bilmiyorum. O kadar kaldım ki geride hangi gidene sesleneyim bilmiyorum. Bilmiyorum ya da umrumda değil, her neyse. Bu defa sadece ruhum da değil, bedenim yoruldu sanki. Misal yürüyemiyorum,bir insana uzun uzun bakamıyorum artık. Gülemiyorum,ağlayamıyorum,uzun uzadıya sarılamıyorum kimseye. Film izlemiyorum mesela. Çünkü o kızın bu denli sevilmesine katlanamıyorum,nefret ediyorum. İçinde ayrılık,ihanet ya da aşk olan şarkılar boğuyor beni. Çünkü hepsi benden çalınmış gibi... İlk defa yalnızlığı iliklerime kadar hissettim. Yatağıma yattığında hep omzumda bulduğum kafanı bulamıyorum artık. Tek kişilik yatağa nasıl sığdı yüreğimiz düşünmüyorum artık. Hele o gece el ele yürüdüğümüz sokaklar aklıma bile gelmiyor. Özlemiyorum mesela artık. Çünkü sana ait ne varsa yaktığım eşyalarının küllerinde sakladım. Sesini duymuyor kulaklarım, yüreğim anmıyor seni. En azından tebessüm yok artık hatırlarında. Anlattığın o kadar masal çocukluğumda kalmış gibi,umursamıyorum,ders almıyorum. Kaç cümlen varsa kesik kesik... Yürümüyor çünkü diğer türlü. Kokunu özleyip kendimi parçaladığımı bilirim ben. Seninle uyuyup her gece, yalnız uyandığımı bilirim. Ellerim her üşüdüğünde deli gibi ağladığımı bilirim. Her apartmana girişimde merdivenlerde yokluğunla karşılaştığımı bilirim. Sana dönen kaç yol varsa döndüğümü bilirim. Ama olmuyor işte,gitmiyor,bitmiyor bu. Ne hayalin var ediyor bizi ne de yokluğun siliyor... 

12 Nisan 2013 Cuma


Boşluklar var her yerde. İçimde,gelecekte,geçmişte,hayallerimde hatta gökyüzünde bile. Kayboldum ya da aramıyorum. Belki de bu umrumda değil, boşver. Sen,o veya herhangi biri boşluğa bin katıp giderken ne yaptım ben? Ağlamadım sadece,hayır.Aldım elime çakmağı,yaktım sigaramı mesela. Geri versem bile içime çektiğimi bir nebze dolduruyor sanki içimi. Ya da ne bileyim her içime çektiğimde bir kez daha eyvallah dedim ne varsa kırıp geçiren. Bu ne melankoli ne de abes. Bu boşlukta sallanan her insanın tuttuğu dalı. Sanal bir ağaç fakat en azından bağlanmak bir şeye amaç. Hem yazar boşuna dememiştir ki "Benim için yanan bir o var." diye. Sanki sigara her kaybedene verilen bir teselli,belki kaçış,belki ölüme yürümek... Belki her şeyleri bir anda hiç olanların kırılıp dökülen hayalleri. Ne özgürlük ne de özgünlük. Sadece yorgunluk. Ama asla mutluluk değil. Çünkü seni mutlu eden onun yanması değil, seni üzen de bitmesi değil. Seni üzen her sokakta,evinin her köşesinde yaşayan anılarını görmemek için dumanın gözünü buğulaması. Seni üzen, onun ısıtamadığı ellerini sigara külünün yakması. Kaybolmak dumanların arasında,gözlerinin yanması... 

9 Nisan 2013 Salı

Geçtim en karanlık odaya diz çöküyorum. Kimseler dokunmasın diye... Dokunsalar ağlarım çünkü,ağlarsam da anarım o günleri. Ağzımı açmak,gözümü kırpmak,kafamı çevirmek istemiyorum. Zor yutkunuyorum. Ağlamaya ramak kalmış fakat cesaretim yok. İnatla,küçücük bir umutla sordum son kez "Sahi unuttun mu beni?" diye. "Unutmak zorundayım" dedi kararlı bir şekilde. Bak bir etrafına kim doğru olanı yapıyor? Sana mesaj atmam doğru muydu sanki? Nerde gururum? Kim bilir kim bastı geçti üstünden. Nerde benim inancım? Yok olmuş sanki süzülerek gözümün önünden. Olmuyor bak. Her zaman olması gereken olmuyor. Yanımda olması gerekenler nerede mesela? Kim sakladı ki o çok küçükken hissettiğim huzuru? Kim yarattı ki içimdeki kocaman boşluğu? Kendimi toparlayıp cevap verdim sonunu bile bile... "Bu kadar mı kurtulmak istedin benden?". Ve seni unuttum demenin en nazik şekli olan bir cümle geldi telefonuma: "Sadece doğru insanların yanında ol ve kendini üzme:)". Zaten hep böyle değil midir? Gidenlerden öğreniriz beklemeyi ya da üzenler öğütler üzülmemeni.