Yalnızlarındır bir fincan kahve, kaskatı kesilmiş bir kül tablası ve özleminden kararmış dumanı...
Yalnızlarındır küçücük bir odadaki kırık ayna, bir sürü bakış fakat aynı adam... Çünkü sevmez yalnızlar "ler" demeyi, tekil yaşar, tek ölür... "Neden?" vardır fakat "çünkü" yoktur seslerinde, hiçbirinde. Bembeyaz bir rakı sofrasında veya yapayalnız bir koltukta uzanırken dinlenen şarkı. Ezgisi sizin olsun, sözleri benim der yalnızlar...
Bitip tükenmeyen filmidir anılar yalnızların. Her saniyesi ayrı fakat bir o kadar aynısı... Alışmak yalnızların işidir. Uykusuzluğa, bazen uyumaya, özlemeye, yutağına kilitli bir keşkeye, en çok da karanlıkta oturmaya...
Eksiktir her yalnız, yarım... Mesela yalnızların sadece bir eli vardır benimsediği. Diğerini yeri gelir başka bir beş parmağa kenetler. Hiçbir zaman iki elini de teslim etmez yalnızlar... Biri kimsesiz kalırsa diğeri sarılır,ısıtır.Her ayrılık izmaritidir yalnızların. Yanık kokan bir tablanın içinde yerini alır, sararır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder