Eksiliyoruz, eksiliyorsun, tükeniyor git gide. Belki anılardan bir çakmak, küçük bir fiş, bir fotoğraf,belki yüzümden bir mimik, gözlerimden bir renk, dudağımdan bir çift "Seni seviyorum."
Kaybedecek ne kaldı? diye her sorduğunda tükeniyormuşsun biraz biraz. Ve inadına soruyormuşsun... Gün gelip keşkelerini bile yitirdiğinde "Ne oldu?" sorusuna cevap bulamıyor yüreğin. Bütün kelimelerin gözlerinden akıyor. Bu bir nevi son dem, son cümlelerim senin için, son konuşmamız. Çünkü ben yazardım, sen okurdun hep. Unuttun mu?
İsterdim ki en sevdiğim şarkı olan sesin eskimesin kulaklarımda. İsterdim ki diğer yarım,yarınım olarak kal, anım olarak değil. İsterdim ki gözlerin, ellerin, nefesin uzakken bana ; yüreğin kalsın avuçlarımda. İsterdim ki sana hiç yazı yazmayayım. Bilirsin, her yarama bir "Eyvallah"tır benim yazılarım. Ve ben her yazımı gözlerim bulanık yazarım. İsterdim ki seninle karşılıklı sigara içeyim, yokluğunla yan yana değil. Hatırla, ellerimiz kenetli yürürdük yollarda ve güneş yakardı yüzümüzü? Ya şimdi? İsterdim ki hep yanımda kal, güneş kavursun bizi. Şimdi tam karşımdasın, arkan dönük ve yürüyorsun durmadan. Yürüdükçe gölgen büyüyor, gölgen üzerime düşüyor. Üşüyorum...
İsterdim ki elinde gitarınla bana söylediğin o şarkıda aşık olduğum o sesini hatırlayayım, "Yarım bıraktın..." nağmesini değil. İsterdim ki sana sevgi için savaşmayı öğreteyim, seviyorum demeyi değil... İsterdim ki seni içim sımsıcak, yüreğim ferah hatırlayayım; yüzümü kurutamadığım bir günle değil. Varlığının yokluğunu silmesini ve nihayetinde "biz" olmayı isterdim. Yokluğunun varlığımı tüketmesini ve "hiç" olmayı değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder