10 Haziran 2013 Pazartesi

En son bir bedene sıkı sıkı ne zaman sarıldın? En son ne zaman boynunda dolaşıyordu birinin nefesi? En son ne zaman kokusunu içine çekerken bu an bitmesin diye kapadın gözlerini? Hatırlayamıyorsun, için de sızlamıyor, belki umursamazlaştın. Yalnızsın, tek başına. Sadece şunu tekrarlıyorsun her özlediğinde, ne o geri gelmeli ne de sen koşmalısın arkasından. Tek ihtiyacın olan, tek koşman gereken kilitli olmayan ve yepyeni bir hayata, yepyeni bir güneşe açılan o kapı. Kalmadı gücün biliyorum, tıkanıyor nefesin... Fakat güven bana, koş oraya. Buna değecek mi bilmiyorum. Ama koş. Durmadan. Çünkü sen koştukça o güneşe, umuda, milada ondan uzaklaşacaksın farkında olmadan. Hem sen istemiyor muydun? "Bir kez olsun gururumu kollarım arasına sıkıştırıp uzaklaşmak istiyorum" diyen sen değil miydi? Yapacaksın, koşacaksın, uzaklaşacaksın, kaçacaksın. İnan bana. Neden mi? Çünkü canın yanacak dedim, yandı. Çünkü öleceksin dedim unuttun nefes almayı. Ağlayacaksın dedim, inmedi hala göz altın. Özleyeceksin dedim, her gün gittin o parka. Vazgeçemeyeceksin dedim, her Allahın günü mesaj atmak istedin. Attın da bazen... Şimdi kalk ayağa da dinle beni. Diyorum ki, geçecek hepsi birer birer. Farkında mısın bilmem ama yürüyorsun artık. Şimdilik kambursun. Kırgınlıkların omurgalarına biniyor. Ya sonra? Sonra dik yürüyeceksin fakat yere bakacak gözlerin. Çünkü biliyorsun artık bir kalbe takılıp düşmemen gerektiğini. Bak bir aynaya! Yapma böyle, büzme dudaklarını. Görüyor musun gözlerindeki lekeyi? Görüyor musun bakışlarındaki gücü? Ben görüyorum. Saçların daha bir toplu, bir aradalar... Çünkü bütün vücudun hazır ayrılığa isyana. Dağıtmıyorsun saçlarını çünkü istemiyorsun hiç bir esintinin bir kez daha işlemesini ensene. Ne bileyim bu üşümek gibi... Isınmak için onun teninden ziyade kendine ihtiyacın var. Oturup bir köşeye sımsıkı sarılman gerek kendine, titreye titreye. Alışman gerek, sana kimse ceketini vermeyecek. Sürekli bakıyorsun o uçuruma. Git hadi diyeceğim, git atla. Belki düşmen 3 saniye sürer, düşünsene o içinde dalga dalga yayılan acının bitmesine son 3 saniye.Düşünsene her şeyinin bir hiç olmasına son 3 saniye. Ama ne uğruna? Ardından 3 saat ağlayacaklar. Ya sonra? Sonrası gözleri kuru hayatlarına devam edecekler. Uğruna canını vereceğin, yaşayacak doya doya. 2 seneye kalmaz, silineceksin. Ne uğruna? Hiç... Bütün varlığı gökyüzünün mavisine hapsedecek kadar hiç...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder