Hayat ellerinde bir uçurtmayken sıkı tutamamışlar vardır ya da kaçırmışlar. Tutunmayı beceremeyen sendin, kaçıran ben. Ve bilmeliydin bir şeyi yarım elde etmekten daha zordu onu kaybetmek. Gökyüzünde süzülüşünü izlemek...
15 Ağustos 2019 Perşembe
Şans vermenin egoizmin bir sonucu değil, çaresizliğin bir yalvarışı olduğunu gerçekten şans verenler bilir. Çünkü şans vermek, affetmek istemektir ve affetmek isteyen birinin belini çürüten kamburu yaşadıkları değil yüreğinde taşıdıklarıdır.
Ben, benden bir kez bile özür dilemeyen birini affetmek istedim çünkü sadece yorgundum. Her gece bana hüzünle tebessüm eden o küçük kızdan sevilmediğini saklamaya çalışmaktan yoruldum, beklediğim özür hiç gelmese de affedersem bir babam olur sandım. Tek başıma hem küçük kız, hem baba olamayınca anladım affetmek istemek, affedilmek istemeyeni yenemiyormuş. Kıssadan hisse, hayat sana o kamburu taşıtmak istiyorsa çırpındıkça bir pişmanlık daha ekliyor kaburgana. Dilinde sadece "Elimden geleni yaptım" tesellisi kalıyor tek kişi savaşıp yine tek başına yenildiğin o savaşta. Ne kadar acıdır birine "Ben seni kendi kendime de affederim, sen yeter ki beni sev" demek. Çünkü bu cümle benim için hiçbir şey yapmasan da olur, yeter ki kalbimi bir kere daha kırma yakarışır. Siz hiç kendinizi bu duruma düşürdünüz mü bilemem ama ben düşürdüm. Düşürdüm diyorum çünkü etken de edilgen de bendim. Düşürdüm diyorum çünkü hayatımda ilk defa yanılmış olmayı diledim. Düşürdüm diyorum çünkü yüzlerce adım attığım adam bana bir adım atar diye bekledim. O, her zaman olduğu gibi davranırken ben sadece kendime kızabildim.
Aslında bu benim için hem son hem de ilkti. Yaktım, yıktım ağlarken kendimi susturduğum "seviyordur belkileri"...
Hayat bana affetmenin sevilmeye yetmeyeceğini şöyle ezberletti:
birini sevmiyorsan affedilmeyi beklemezsin, affedildiğinde de sevemeyeceğin gibi...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)