28 Şubat 2017 Salı

Her zaman üç bilinmeyenli denklemler korkutmaz insanı, bazen bildiklerin ağır gelir yüreğine. Yarın ne olacağını bilmeden korku içinde başını yastığa koyan adam mı daha çaresizdir yoksa yarın  istediği hiçbir şeyin olmayacağına emin bir kadın mı ? Günün ortasında yatağına uzanıp tavana bakan gözlerinin  veya insanların bakıp acıdıkları yalnızlığının sebebini "sevilmemek" sanıyorlar. Sevilmediği için şişen o gözlerin şimdi sevemediği için boş bakıyorlar... Ellerin, gülüşün, oturuşun, saçların değişirken bir bakmışsın tek değişen aynadaki kız değil. Sıradan, sakin belki de saçma sapan bir sabah pencerenden süzülen güneş umrunda olmadığında farkediyorsun ki aynı kız değilsin.Yatağın aynı, evin aynı, mutfakta kupalarının dizilişi bile aynı ama sen değilsin. O an bir korku sarıyor içini, tanımadığın birini içinde barındırmanın, yaşatmanın verdiği... İnsan kendini nasıl sevmeyebilir ki derdin ya hep büyük büyük konuşarak, bir gün benliğin karşına oturup kendine "bana ne oldu?" diye sorduğunda senin verecek hiçbir cevabın yoksa ve artık her cümlene "artık..." diye başlıyorsan anlıyorsun. Bir rakı masasında omzunda ağlayıp "beni bırakma" dediğin adamdan gün geliyor arkana bakmadan kaçıyorsun. O bile anlamıyor asıl kendinden vazgeçtiğini. Aylarca bekliyorsun özür dilemesini, sokakta birden karşına çıkıp sana sarıldığı senaryolar yazıyorsun. Ki bir gün çıkıp geliyor tam bırakmışken beklemeyi... Aylarca beklediğin adam ağlıyor karşında, özür diliyor. Sen ne tokat atabiliyorsun ne de sarılabiliyorsun doya doya. Farkediyorsun  ki öfken kalmamış, söyleyecek son sözün bile yok. O gün gelince, özür dileyince göğsündeki o ağırlık gider sanıyorsun ama daha da ağırı biniyor üstüne. Affetmek isteyip de affedememenin ne olduğunu ilk kez tadıyorsun. Bütün hayallerinin ona dair olduğu o adama aylar sonra bakıyorsun ve  farkediyorsun ki aslında noktasını koyduğun bitmiş bir hikayeye bakıyorsun. Ne ona kızabiliyorsun artık ne de kendini suçlayabiliyorsun. İçinde kocaman bir boşluk açılıyor, artık hiçbir gece onun için üzülmeyeceksin çünkü,onu beklemeyeceksin, özlemeyeceksin, vazgeçeceksin. O sadece ondan vezgeçtiğini sanacak. Oysa sen onunla yürüğün yollardan son kez geçerken yalnızlıktan korkan o kızdan vazgeçeceksin. Kendine, artık kimsenin kokusu sana sinmeyecek diye söz vereceksin. Tutamadığın sözlere inat yalnızlığına kimsenin gölge etmesine izin vermeyeceksin...Belki özleyeceksin belki de delireceksin ama yalnızlığın da hakkını vereceksin...