19 Mayıs 2014 Pazartesi

Terketteğim şehirler kadar sisli mazimiz. Seni bilmem ama ben en son bir buğday tarlasında gördüm gözlerini. Eski bir evin önünde bekledim saatlerce ve duydum bir kez daha "seviyorum" deyişini. Cılız bir ağacın altında yaktı gözlerimi nefesin... En son küçük bir parkta yattın bacaklarıma. Ben saçını okşadım, sen sorular sordun bana. "Hayat nasıl?" dedin , sigara yaktım. "1 sene önce, ellerin benimken, saçlarımda kokun varken de boktandı. Şimdi sensiz daha bir boktan"diyemedim... "Aynı işte..." dedim, gülümsedin. En son sana "eyvallah" dediğim uzun yolda affedecektim seni, önümden geçti sen ve şimdi ellerinde mutlu olan kız. Yapamadım... Ve daha bulanık içim, gözlerim, kalbim. Affetmek için aldığım o derin nefesi on misli geri verdim. Kendime güvenmek, sana inanmak için fırsat verdim bir sene sonra. Günü gününe haklılığımı aldım sırtıma, yığıldım. Dilediğin özürler mi? Son ihanetinin çığlığı onları da bastırdı. Duyamadım... Sonra hiç bilmediğim şarkılar dinledim, yüreğim bu defa seninle dolmasın diye. Yine seninle dolup ellerin sensizliğinle ona dokunmasın diye. Yolun zorunu yürümüşken karşıma çıktın yine, korkmadım.  Ve korkmadığım içindi o cesurca beni savuruşların. Gözlerimden anlarsın diye bir kez bile "Yapma..." demedim sana, sen "benim!" dediğin gözleri geceye gebe bırakıyordun oysa. En son bir geri sayımda öptüm yine seni sıfır demekten korkmadan. Gözlerimi kapattım, sen sana sandın onca karanlık. Karanlıktan korkardın "git" dedim... Oysa gözlerinin ışığını unutmamak içindi o zifiri karanlık, sen gidince bir sürü gündüzün ardından sıfırı da tükettim. Sesini bekledim aylarca, seslenmedin. Düşe kalka çarpa çarpa aradım nefesini, açamadım gözlerimi...En son kollarında günler önce ağladım senin için, "Neden?" dedin. Dudaklarımdaki tuzla yalan söyledim yine, "Özledim" diyemedim...  En son bu gece özledim seni. Konuşamadım, ağlayamadım,duyuramadım sesimi sana. Yüreğimdeki seni sustum, içindeki beni duydum. "Yalandan da olsa, ne güzel güldün o akşam bana."...